Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen “Yolumuzun İşaret Taşları: Ömer Lütfi Mete” başlıklı açık oturumu yöneten İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanı Dr. Coşkun Yılmaz, Mete’nin entelektüel ve münevver bir insan olduğunu söyledi. Ömer Lütfi Mete’nin kendine has üslubu, kişiliği ve yaklaşımı olduğunu dile getiren Yılmaz, “Sinema onun ayrı bir ilgi alanıydı ama sadece sinemaya hapsedilmeyecek kadar geniş ilgi alanı ve becerisi olan bir isimdi. Çok renkli bir kişilikti.” dedi.
“İSTİSNASIZ HERKESİN HÜRMET ETTİĞİ BİR İNSANDI”
Gazeteci yazar Ahmet Tezcan, Mete’nin, hayatında gördüğü, mümin sıfatını kazanmış en samimi insanlardan biri olduğunu belirterek, “Niye onun karakterleri, Kuşçu o kadar çok tutmuştur? Samimiyetinden dolayı. Bu samimiyetini gittiği her yerde, her insana hissettiren bir kişiliğe sahipti. Gerçekten olağanüstü derecede samimiydi ama bir aceleciliği, telaşı vardı, benim tabirimle, Ömer abinin ayakları bir yere girerken kafası dışarı çıkardı. O kadar hızlı çalışırdı. Çok işi bir arada yapabilen bir insandı.” değerlendirmesinde bulundu.
Ömer Lütfi Mete’yi 1982’de Tercüman Gazetesinde tanıdığını dile getiren Tezcan, “O dönemdeki nadir iyi Müslümanlardandı. Ömer ağabey, istisnasız herkesin muhteşem derecede hürmet ettiği bir insandı. En renkli simaydı. Niçin Ömer ağabeyin özelliklerini anlatıyorum? Çünkü Ömer ağabeyin senaryolarında yansıttığı insan karakteri, aslında doğrudan Ömer Lütfi Mete’nin kendisini yansıtır da ondan.” şeklinde konuştu.
“DELİKANLILIĞIN KİTABINI YAŞAYARAK YAZMIŞ BİR ADAMDIR”
Oyuncu Ahmet Yenilmez, Ömer Lütfi Mete’nin toplumun genelinin bilmediği anlarına şahit olduğunu dile getirdi. Muhsin Yazıcıoğlu’nun Ömer Lütfi Mete ile özel olarak görüştüğünü kaydeden Yenilmez, “Onun yanından çıkınca bir başka olurdu. Şimdi dönüp baktığım zaman enteresan bir şey görüyorum. Ömer ağabeyi kime benzettiğimin sonradan farkına vardım. Mehmet Akif Ersoy, bu kadar birbirine benzeyen iki şahsiyet olamazdı. İki delikanlı…” ifadesini kullandı.
Yenilmez, Mehmet Akif Ersoy konulu oyuna hazırlandığı günlerde Mete’yi hep karşısında gördüğünü aktararak, şunları kaydetti:
“Siyasetle ilgilendi. Yazdıklarını, senaryolarını, konuşmalarını, televizyon programlarını hep birer kürsü olarak gördü. Senaryo yazardı. ‘Bu hikayedeki şu karakteri Mehmet Ali Tuncer veya Ahmet Yenilmez oynayacak. Kendisiyle anlaşma yapılamazsa bu tip veya karakter çıkarılacaktır.’ diye altına not düşerdi. Sadece para kazanalım, aç kalmayalım derdinde değildi. Bize böyle bir onur yaşattı, bize kıymet verdi, bizi adam yerine koydu. Ömer Lütfi Mete delikanlıca yaşayıp, delikanlılığın kitabını yaşayarak yazmış bir adamdır. Allah rahmet eylesin.”
“O ZIPIR HALİMLE BENİ YANINDA TAŞIRDI”
Oyuncu Emin Gürsoy da Mete’yi çok özlediğini dile getirerek, “Bende emeği, katkısı çoktur. Bugün hayata bakışımın, karakterimin üzerinde fazlasıyla işareti vardır. Fazlasıyla dokunmuştur bana. Ben o zamanlar genç, zıpır birisiydim. O genç yaşta Deli Yürek dizisinde Kuşçu’yu oynamaya başladım. O zıpır halimle beni yanında taşırdı. Evini açtı, dışarıda hocayla beraber çok zaman geçirdik. Bende çok güzel anıları var.” açıklamasını yaptı.
Deli Yürek dizisinde oynadığı Kuşçu karakterinin ve diğer rollerin yıllar geçmesine rağmen halen daha çok net hatırlandığına dikkati çeken Gürsoy, “Ben o karakterin düşüncelerini ve dolayısıyla Ömer hocayı taşımaktan çok mutluyum. Seyirci de insanlar da o karakteri taşımayı çok seviyor. Çünkü ahlak, erdem ve müthiş şefkat gösteren bir karakterdi. O karakter aslında Ömer hocanın kendisiydi. Ben resme düşendim. Bu ruhu yaşatan, açığa çıkaran kişi Ömer Lütfi Mete’dir.” görüşünü paylaştı.
“ÖMER LÜTFİ METE BİRÇOK İNSANIN KAHRAMANIYDI”
Ömer Lütfi Mete’nin oğlu Ali Buhara Mete ise evladı olarak babasının sinema ve senaristlik yolculuğuna şahit olduğunu belirterek, “Bir dizide oyunculuk yaparken adil ve kahraman olmak kolay bir şeydir ama gerçekte kahraman olmak zor bir şeydir. Ömer Lütfi Mete birçok insanın kahramanıydı ve ben buna tanıklık etmiş birisiyim.” dedi.
Babasının her zaman toplumun derdiyle ilgilenen bir yazar olduğunun altını çizen Mete, şu bilgileri verdi:
“Adalet ve merhamet onun için çok önemli temalardı. Bunu senaryolarında görebilirdiniz. Yazdığı bütün eserler topluma ışık tuttuğu gibi bizim yaralarımızla, dertlerimizle de ilgiliydi. Hep bu sorunlara çözüm arayan bir insandı. Senaryoyu da bu şekilde kullandı. Yoksa aslında senaryo yazmayı çok asil bir sanat olarak gören biri de değildi. Senaryoyu bir geçim kaynağı olarak görse de bunu bir amaca, bir derde bağlamıştı. Bence burası da tabii ki çok kıymetli.”
Ali Buhara Mete, Deli Yürek dizisindeki Yusuf Miroğlu karakterinin haksızlığa karşı hak arayan, kendi hakkını değil ama hakkı arayan biri olduğuna dikkati çekerek, “Asıl aradığı nokta, gözettiği dert hakkaniyet üzerindeydi. Çoğu zaman haksızlık etmektense haksızlığa uğramayı tercih ettiğini gördüm. Yazdıklarının tesir etmesinin sebeplerinden biri de kendi içinde tutarlı ve samimi olmasıydı.” diye konuştu. Etkinlik kapsamında bugün ve yarın, Rami Kütüphanesi ile Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde açık oturumlar, söyleşiler ve ücretsiz film gösterimleri sinemaseverlerle buluşacak.
#MilliSinemaGünlerinde #Ömer #Lütfi #Mete #yad #edildi
Source link